7 Mayıs 2021 Cuma

Pandemi olmasaydı her sene bir veya iki kez yapılan Pikniklerden birini yaşayabilirdik.


 

Beyaz Horon Gecemiz...



Her ay yapılan -Yemek Bahane Horon Şahane- "Beyaz Horon Gecemiz.

Horon Gecelerimizde ; Konuşma, çekiliş, boşa vakit geçirme yoktur... Koreografi bilenler bir kaç kez istedikleri kadar farklı arkadaşlarla örneğin Akçaabat veya Maçka , Maçka Kadın veya Rum horonları veya Sürmene Atlaması oynarlar. Koreografi bilmeyenler Tulumla Hemşin Horonu Kemençe ile Halk Horonunu yöredeki gibi aşağı alma ,yenlik, sık sara olarak oynarlar..

 

26 Nisan 2021 Pazartesi

Espira diye bir yer

































 

Facebook veya Google Fotoğrafları bana hatırlattıkça ,bu fotoğraflara ait anılar tazeleniyor eğer bir

hikayesi varsa sizlere aktarmaya çalışıyorum. Şuna emin olunuz ki her birinin o kadar çok hikayesi

var ki hepsinin ne kadar bir süre içinde yazabilirim bilmiyorum, her biri yaşanmış iyisiyle ile bazen

kötüsüyle oluşmuş gerçek hayat parçalarıdır.


2003 yılında henüz kurs yok, Havacılar ve benim derneğe yetiştireceğim ekip ile horon çalışmalarımız

disiplinli ve çok yoğun geçiyor. Topkapı'da Sevinç Köyü yani Soldoy derneğin de Pazar kurs programı

şöyle 9-.00-10.30,10.30-12.00, 12.30-14.00 ve 14.00-15.30 Cumartesi günleri ise sadece havacılar ve

bizim şimdiki eğitmenleri çalıştırıyorum. Pazar günü hiç durmadan altı saat ve Ctesi.

Üç dört sene böyle geçiyor. 


Sonra yavaş, yavaş başka öğrenmek isteyenler oluyor ve herkese eğitim programını da başlatıyorum.  


Hatta daha uzun sürdüğü zamanlarda oluyor,Havacılar horonu öğreniyor,  Pilot eşler Ayjet Uçuş

okulunuaçtıkları için, düz horon ile yetinerek ayrılıyorlar, eşleri ; -biz gitmiyoruz, devam etmek istiyoruz- diyorlar.  Onlar ile koreografi çalışmaya başlıyoruz amaç eğlenmek ve öğrenmek. 


Horon Öğrenenlerin kültürü daha işten iyi yaşasınlar diye Sevinç köyü derneğe evden yemeklerimizyaparak getiriyor Kemençe müzik olarak muhabbetimizi uyguluyor ve sonra da horon oynuyorduk. 


Dernekte birkaç muhabbet yaptıktan sonra bu güzellik ve geleneksel ritüel  pek hoş karşılanmıyor,

buna benzer etkinliklerin yapılmaması için bize uyarılarda bulunuluyor, veya engellemeye çalışıyorlar. 

Hatta bir ara biz orada yer içer muhabbet ederken bizi Polise şikayet eden kendi insanımız da vardı.


O şikayet üzerine bir gün polis bastı. Polis gelmeden ben ani bir kalkışla kızarak (işe yaradı) -Toplanin

gidiyoruz-deyince ne hikmetse o an sağolsun Havacılar grubu beni kırmadılar ve ikiletmediler bile, 

bir anda herşey toparlayıp kapı önüne koymuştuk. Ne Şekilde şikayet etmişlerse,  Polis geldi -

5 dakikada burayı nasıl topladınız- diyerek gitmişti.


Bu şartlar altında adında Kültür derneği yazan yere zarar gelmesin, sevdamız horonu başkalarına

sevdirme çabamız , özverimiz sekteye uğramasın diye farklı, farklı restoran ve yerlerde eğlencemize

devam etmeye karar verdim.


Muhabbet ve Baragas lara  Kimi gün Sarıyer Kavak ta,  kimi gün Beyoğlu'nda farklı Restaurantlarda

devam edip bu tür horon gecesi etkinlikleri sürdürüyordum. 


Fakat, o zamanlar Karadeniz müziği herkes tarafından çok sevilmesine rağmen Kemençe çalmaya ve

horon oynanmasina pek izin verilmiyordu.


Daha doğrusu doğal olarak Restaurant da Cuma, Cumatesi hariç bize hep  küçücük bir yer veriyorlar,

dar alanda yiyip, için oynayın diyorlardı. Benim anlayışım ve ruhum bu tür baskıya katlanacak özellikte

asla olmadı. Horon oynarken veya eğlenirken başka birinin veya bir mekanın baskısına maruz

kalırsanız

o eğlence , eğlenilir olmaktan çıkar.  Bunu çok iyi bildiğim için yaptığım tüm organizasyonlarda bunu

dikkate alarak çok başarılı oldum. Biz Kemençe çalıp horon oynayacağız dediğimizde insanlara tuhaf

geliyor ve bize horon oynayacağımız bir yer tahsis etmiyorlardı işte böyle durumları hoş

karşılamadığımız için şu anda bizim aramızda olmayan arkadaşlar “Hocam kendi mekanımız olsun, 

o kendi yerimiz de yer içer eğleniriz” gibi isteklerde bulunuyorlardı. Benim de geçmişten beri içimde var

olan Karadeniz eğlence yeri işletme isteğim ile örtüşünce yan, yana gelince Fuat Saka vasıtasıyla

tanıdığım Ali Sekban Kadıköy de çalışma yaptığım bir sırada beni telefon ile arayarak teklifini iletiyordu.

2009 yılı Kadıköy de kendi yerimiz yok, “Macide Tanır Sahnesini” bazı günler kiralayarak hafta da iki kez

çalışmaları sürdürüyordum. Hala eğitmenler yetişmemiş, tek başıma hem Kadıköy hemde Topkapı da

çalışıyorum. 


Ali Sekban ‘ın davetini kabul ederek o akşam çalışmadan sonra Beyoğlu’na gidiyor yeri beğeniyordum.

Tavanlar çok yüksek, yerler ahşap arkada bir sahne  ve İstiklal Caddesi tarafına bakan yerde de

Muhabbet yapabileceğimiz Cafemsi bir yer çok şirin gözüküyor içime siniyordu.

Hayatım boyunca içime sinen her şeyi hesap kitap etmeden yapmıştım. Bu tam zamanına denk geldi. 

Sonradan öğrendiğime göre onlar daha önce hesap kitap etmişler hem müşteri hem de para eksiği

nedeniyle bana teklifi iletmişlerdi.


Kültürün içinde kalsınlar, bu halka daha büyüsün diye, maddi olarak her zaman verdiklerim yetmezmiş

gibi , ileride bir parayı daha kaybetmeye doğru gideceğimi içimdeki Horon yeri açma düşüncesi

nedeniyle ön göremiyor veya bile, bile lades diyordum.  


Yerin adı Cafe Zin’di kiracısı Hüseyin Bey son derece saygılı, kibar ve nazik biriydi. Ali Sekban ,

ben ve Fuat Saka'nın arkadaşı C.H %33 ile güya ortak oluyorduk. Kiracısı olduğu yeri bize işletmek için

veriyor bedelini yüzbin tl olarak belirliyorlardı. Halbuki onlar daha önceden konuşmuşlar, anlaşmışlar

para yetmeyince beni çağırmışlar o gece benim yanımda formaliteden bende öğreneyim diye tekrar

konuşuyorlardı. O zamanki ve şu anki inancım odur ki orayı asla yüzbin tl ye kiralamadı..

Neyse benden çıkacak para varmış. Ekim  2009 ‘da (Usd :1,50)  33... Tl 22…. Usd ediyor, şu anki 182...

Tl yi bir siyah torbaya koyuyor ertesi akşam onlara veriyordum. 


Onlar müjdeyi tanıdıklarına bende havacılar ve yakın çevreme vererek kutlamak için mekanın yolunu

tutuyorduk. Fuat Saka ve dostları İhsan Eş ve bizler.  Yer tutulmuş adı üzerinde konuşuluyordu.

İhsan Eş ’in Pontiaka’ca da tohum saçmak, tohum atmak anlamına gelen ve Albümüne verdiği isim olan

“Espira” adı kabul ediliyordu. 


Zamana ve paraya o kadar çok ihtiyacı varmış ki bir haftada sahne perdeler, masalar sandalyeler

alınıyor program yapılıyor bana nezaketen soruluyordu. Hepsi zaten plan üzerine gidiyordu.

C.H Kaynını da para işlerinden sorumlu yapıyordu. Ben Cuma akşamı ve Pazar sabahı kursları

yaptığım için pek müdahil olamıyordum. Eğitmenler horonu öğrenmiş ama öğretecek konuma henüz

gelmemişlerdi.  


Evet herşeyiyle bizim olan bir Karadeniz Eğlence Mekanımız “Espira” olmuştu olmasına ama planlama

farklıymış, ben bu durumu horon sevgimden ötürü kavrayamadım, anlayamadım. oysa ticaretin içinde

yetişmiş uyanık biriydim, nutkum horon yüzünden bağlanmıştı.  Hiç unutmam parayı torbaya koyup

götürürken eşim “ sen bu parayı gözden çıkardın “ demişti, haklıydı.  Pek dinleyen biri olmadığım için

eşim arada bir konuşuyor ama hepsi doğru çıkıyordu.. Hızlı, telaşlı, çabuk yapım bir şey dilemiyor,

kapılmış gidiyordum horon rüzgarına  :))


Yıldırım hızıyla sanırım ödemeleri varmış :) 1.11.2009 ‘da Fuat Saka ile Horon Gecesi düzenledik.

Her zaman olduğu gibi Horon Evi dostları beni kırmadılar ve o geceyi tıka basa doldurdular.

Şaşkın ördek misali acemilik ve heyecandan misafirleri yarısını sahneye ters oturtmuştuk.

Hiç unutmam ! ilk gece dolu ve 668. Tl hesap olması gerekirken 590. tl çıkıyor, sorduğumdazevle ve

neşeyle rakısını yudumlayarak “o kadar olur” cevabı veriyordu. Fuat Saka, Adem Ekiz , İlknur Yakupoğlu,

Feluka, Sümer Ezgü, Rahmetli Metin Kaya ,Siyamidis Kostas, Arceleas, Yunan Müziği yapan ,

Sıra gecesi yapan, Sanat Müziği yapan sanatçılar çıkıyor, mekanı ayakta tutmak için şaşkın ördek lige

devam ederek program üzerine, program yapıyorduk.. Hamsi şenliği, ve çok farklı etkinlikler hızla

yapılmaya devam ediyordu.  Ben Cuma akşamı kursa orada Espira’ya saat 04.00’ e kadar kalıyor,

ertesi sabah kurs vermeye gidiyordum. Ctesi de aynı şekilde devam ediyordu. 


Mekan bizimdi. Benden horon öğrenen gittiği yerlerde oynamaktan çekinen her bir arkadaşımla

istedikleri

kadar ve kendi istediğim kadar horon oynuyor, mekana müşteri kazandırmaya çalışıyordum. 

Hiçbir zaman oturmuyor beni bu şekilde herkesle horon oynarken gören eşim bana “ Horon Konsomatrisi”

olmuşsun yakıştırmasını yapıştırıyordu.


İlgili zat bu şekilde iyi çalışan mekandan kazandıklarıyla sonradan öğrendiğim kadarıyla hacizden

kurtularak borçlarını ödüyordu. Dostlarımın olduğu bir zamanda benim masama garsonla adisyon

gönderme cesaretini kendinde bulabiliyordu. Bir şeylerden şüpheleniyordum.

Onlar hesabı Excel’de tutuyorlardı, sanırım kimse anlamaz diye ortada bırakıyordu.

Bende tam bir hafta boyunca inceledim, o kadar çok yanlış ve eksik vardı ki hepsini çıkardım

hala saklarım para atta gitmiş, gitmeye devam edecekti. , “ bunlar ne “dediğimde, kendisi bana

- “Sen bu işlerden anlamazsın ben maliye muhasebe okudum “ diyordu.  

O gece adisyon masama geldi garsona bırakıp gitmesini söyledim, o zat arkada içiyordu,

misafirleri yolcu ettim, adisyonu elime aldım, çatal- bıçakların olduğu küçük çekmece vardı rakı

kadehindeki adisyonu o çekmeceye öyle vurdum “ adisyonun da, seninde “ 

dediğimde çekmece horon oynamaya başlamıştı. Herkes kavga edeceğiz diye beklerken 

o zat boynuma sarıldı ve - tam işte bu!! ben böyle ortak arıyorum- deyince benim sinirim geçmiş

ve kazığı yemiş oldum :))) Plan , program eksiksiz işliyordu. Benim konum asla para olmadı,

öyle bir mekanı hep birlikte oluşturmuştuk, bir insan, kısa zaman içindeki kendi çıkarı için bunu

yapabilir miydi. Evet yaptı… İçeriye alınan demirbaşlardan ve diğer masraflar hiç haberim olmadı

ama ses sisteminin nasıl olduğunu, ne şekilde kaça alındığını yüz,yüze geldiğimizde sorarsanız seve,

seve anlatabilirim. 


Yanlış hesapları kabul etmiyor, ( en iyi savunma biçimi inkadır) Espira gece hayatına olanca hızıyla

devam ediyordu. Mekana gelecek dostları ben üç ayak Osman Yazıcı da Sürmene Sallaması çalıştırarak

o gece olacak eğlenceye hazırlıyorduk. Müşteriler yiyor, içiyor ve oynuyorlardı. Kadın ve Erkeğin

medenice gidipi içkisini içebildiği horonunu oynadığı eşi benzeri olmayan bir yer olmuştu..

Mekanın tanınmasında öncelikle Fuat Saka, Prof.Dr.Nedred Sekban ‘ın çok büyük katkıları olmuştu. 


Yapılan haksızlığa ve yanlışlığa ben altı ay dayanabildim. Fuat Saka, Ali Sekban, Nedret Sekban ‘ın

olduğu bir gün küçük salona geçerek Ali’ye ben alayım işletmeye devam edeyim deyince -

Ama, Fuat bir daha burada çıkmaz- dedi… Durumu anlamıştım ve ben ayıldım. 


Yaptığım hesaplamalara göre altı ay içinde mekana gelen müşterileri tek, tek hesap ettim %52 ‘si

benim tarafımdan gelmişti. Altı ayda Asansörü olmayan 64 merdiveni olan  Rebul Eczanesi nin

ulunduğunu hanın  4 katına tam  48.. kişi getirmeyi başarmıştık. Ciro ise 280… ‘di

Şaka gibi onlarda kaldı ve doğal olarak altı ay sonra işsizlikten kapandı. Yazık oldu gerçekten. 

Espira bitti bir şahıs borçlarını ödedi. Sağolsun Nedred Hoca Aclan’ın parasını ödeyin dedi..

Bir sene sonra kendi kafasına göre ayda veya iki ayda bir  bin tl ile güya bana olan borcunu ödemeye

başladı ,tam ödenmemişti ki “ben borcu ödedim”  bitti deyiverdi.. 


Ortak arkadaşımız vardı, Topkapı yıllarında horon evine gelip Sürmene Sallamasını öğreten O.Y 

Güzel türkü de söylerdi, orada sahne almaya başlamıştı. Benim ayrıldığımı öğrenince yanıma geldi,

hayırlı olsun - burası herkesin ortak yeri, kızgınlıkla elini ayağını çekmezsin - dedi. Bende kendisine

(kazık yediğimi ima ederek) bana söyleyeceğin başka bir şey yok mu? dediğim de -yok demişti. 

Ortada kazık yiyen biri var ve ortak arkadaş bu anlamda her şey normalmiş gibi davranıyor :))


Çok severek, isteyerek gittiğim, son derece kaliteli Karadeniz Müziği yapılan bu güzel mekan yanlış

işletim yüzünde yok oldu. Tam on sene geçmiş ona benzer hatta yakınından bile geçmeyen bir yer

asla bir daha açılmadı. Oranın ambiansı çok farklıydı. Yer, mekan, sanatçılar, mekanı sahiplenmiş

sanatçı ve dostları, maddi manevi hep vermeye alışmış  horonevi hepsi bir aradaydı. Eğer anatmazsam

haksızlık ederim Birde Ali Sekban’ın Arkadaşı Ahmet Terzi vardı. Ne zaman zorda kalsak Ali bu

Trabzonlu dostunu arar o hafta veya akşam mekanın dolmasını sağlar, parayı Ahmet Terzi öderdi. 


Bir çok güzelliğin içinde bir yanlışlıklar abidesi güzelim yeri mahvetti. 


Küçük Salon daki bazı resimler, benim eski Fatih Halkev’li dostlarla Halkevi Yemeği günündendir.

Diğer resimler dekilerin çoğunluğu horon evi dostlarıdır. Bir çok resim olmasına rağmen ancak bende

kayıtlı olanları sizlere iletebildim. 



Saygı Sevgilerimle

26.04.2021



25 Nisan 2021 Pazar

Kezban Biçer'e Nice Yıllar Dİiyoruz

Maçka Soldoy Ekibi -1950


Ne kadar güzel bir fotoğraftır.Fotoğraf çekme tekniği gelişmemiş teknoloji yok, buna rağmen o kadar düzenli

resmetmiş sanat farkıyla fotoğraf sanatçısı.Sonsuz teşekkürler, böyle güzel fotoğraf olmasaydı bugünlere nasıl

aktarılacak dı geçmişte yaşananlar.  


Şöyle ki hatırladığım kadarıyla ben altı yedi yaşlarında iken babam gösterilerde oynamıyordu. Bu fotoğraf tahminim 1948-1950 yılları. Sol Ayakta Rahmetli babam Ali Genç onun yanındakini tanımıyorum, hemen yanında Temel Ziya Büyükyılmaz, onun yanındakini de tanımıyorum. Kemençeci Rahmetli Osman Genç, Nihat Genç, Kemal (Temel/Habeş) Genç ve diğer yanında oturanı da tanımıyorum. Müthiş bir gösteri ekibi ortalığı yakıp yıkıyorlar  hepsi farklı bir halk oyuncusu.


O zamanlar ; Lunapark, Yenikapı Gar, Yenikapı Çakıl, Bebek Belediye , Maksim, Caddebostan (Migros'un olduğu yer) Maksim, Tepebaşı, Kazablanka-Tepebaşı, Gazinolarının yanında Kervansaray, Cumhuriyet Pavyon, Foliberjer, Hisar Gibi Gece kulüpleri vardı. Gece kulüplerinin programları kendileri tarafından oluşturuluyor, Kervansaray da Karadeniz Ekibi ve Konya Ekibi, Turistler korkana kadar da Bursa Kılıç Kalkan Ekipleri sürekli gösteri yapıyorlar ve o işletmenin işçisi olarak yıllarca çalışıyorlardı. Karadenizlilerin çokluğu nedeniyle hiç bir eğlence mekanı Karadeniz Ekibi olmadan program yapmazdı. Bir tek Karadeniz ekibi vardı babam Kardeşleri amca çocukları ve akrabalarıyla birlikte yürüttükleri. Onu adı da Karadeniz Ekibiydi. Daha sonraları işlerin çokluğu ve araya paranın girmesiyle Karadeniz Ekibi birbirinden ayrılıyor, Babamların ekip adı “Genç Kardeşler Karadeniz Ekibi” diğerlerinin adı da “Karadeniz Ekibi “ olarak kalıyordu.  Lunapark, Yenikapı Gar, Yenikapı Çakıl, Bebek Belediye , Maksim, Caddebostan (Migros'un olduğu yer) Maksim, Tepebaşı, Kazablanka-Tepebaşı, Gazinolarının programlarını aklımda kaldığı kadarıyla “Şinasi Çiçek”, “Zeki Tükel”, “Haydar Kekeç”, gibi Sahne organizatörleri yapıyor, Karadeniz Ekipleri de bu Gazinolarda ye devamlı , ya da extra (çağırdıkları zaman gittikleri tek iş / gösteri ) çıkıyorlardı. 


25.04.2021



Blog yazılarım : Ara sıra bakar yorum yaparsanız sevinirim. 


https://www.tumblr.com/blog/horonevi

https://www.tumblr.com/blog/byasg

https://horonhalkamiz.blogspot.com/

https://aclangenc.blogspot.com/

https://bicakhoronu.blogspot.com/

https://otantikhoron.blogspot.com/



 Blog yazılarım : Ara sıra bakar yorum yaparsanız sevinirim. 


https://www.tumblr.com/blog/horonevi

https://www.tumblr.com/blog/byasg

https://horonhalkamiz.blogspot.com/

https://aclangenc.blogspot.com/

https://bicakhoronu.blogspot.com/

https://otantikhoron.blogspot.com/